Kaygılı öğrenci sevecendir, acıma duygusu gelişmiştir. Kendisi gibi aile bireyleri için de üzülür. Arkadaş ilişkileri genellikle iyidir. Arkadaşları tarafından genelde sevilir. Kaygılı öğrenci kurallara uymaya özen gösterir. Eleştirilmeye hazırlıksızdır, beğenilmek ister. Kaygı duyduğu konular rüyasına girer. Kaygılandığı konularda çok heyecanlanır, yerinde duramaz. Kısacası kaygılı öğrenci sürekli tedirgin olup, duygusal tepkileri abartılıdır. Kaygılı öğrenci, nedenini bilmediği korkular çeker. Soluğu yetmiyormuş gibi sık sık soluk alıp verir, terler. Kaygılı öğrenciler, ailelerine bağımlıdır. Ailelerin kendilerine destek olmaları ve her zaman yanlarında olmalarını beklerler. Uykuları düzensizdir. Okul korkusu bu öğrencilerde daha çabuk gelişir.
Yapması gerekenleri uygulamak ve hedeflerine ulaşabilmek için gerekli plânlamayı yapmalı; bunun için de uzmanlardan (öğretmenler) gerekli bilgiyi almalı, yapacağı her şeyi onlara danışmalıdır. Emerson: “Korkunun kaynağı cehalettir.” diyor.
Plânını uygulamayı başarabildiğini görünce kendine güveni gelecek, iş yapabilme becerisi gelişecektir. Kişinin kendine güveni gelmesi kaygıyı azaltacaktır. Ayrıca kişinin bir plân doğrultusunda doyurucu bir çalışma yapması, kaygısını azaltacaktır. Dale Carnegie: “Dertler için tek bir deva vardır, dünyanın bütün ilaçlarından iyidir: Çalışmak…” diyor.
Kendine güven duygusu kaygıyı azalttığına göre, bu duyguyu geliştirici etkinliklere yönelmeli, eskiden başarılı olduğu etkinlikleri hatırlamalı, bunu tekrar yapabileceğine kendisini inandırmalıdır.
Gerçekçi olmalıdır. Gerçekçi olunmazsa hedefe yönelik yetersiz çalışmalar güvenini kıracak, kendini beceriksiz hissetmesine yol açacaktır. Öyleyse kendini iyi tanımalı, kapasitesini iyi belirlemeli, bunun için de öğretmenlerinden destek almalıdır. Jonathan Swift: “Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir.” der. Gerçekleri görmek, başarıya kapı açar; kaygıyı azaltır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir